AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Demir, 2026’da uygulanacak emlak vergilerinde, piyasa koşullarını yansıtmayan rayiç bedel artışlarıyla vatandaşların mağdur edilmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.
“Endişeleri Yakından Biliyoruz”
Demir, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, kamuoyunda tartışma yaratan rayiç bedel artışlarına değindi. Uzun süredir bu süreci takip ettiklerini vurgulayan Demir, “2026 yılında uygulanacak emlak vergilerinin gerçek piyasa koşullarını yansıtmayan rayiç bedel artışlarıyla vatandaşımızın sıkıntıya düşmesine asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’dan Talimat
Sürecin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yakından izlendiğini belirten Demir, şu açıklamalarda bulundu:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla Yerel Yönetimler Başkanlığı olarak bu süreci en ince ayrıntısına kadar takip ediyoruz. Tüm Türkiye'de yapılan rayiç bedel tespitlerini, artış oranlarını ve bunların vatandaşımıza yansımalarını titizlikle inceliyoruz. Şunu herkes bilmelidir ki; Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yasal ve idari düzenlemelerle oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçeceğiz.”
“Vatandaşa Yük Değil, Nefes Aldıran Belediyecilik”
Demir, AK Parti’nin belediyecilik anlayışının vatandaşın omuzlarına yük bindirmemek üzerine kurulu olduğunu dile getirerek, “Bizim önceliğimiz, milletimizin hakkını korumak, adaleti tesis etmek ve belediyecilikte hizmeti vatandaşımızın sırtına yük bindirmeden sürdürebilmektir. Bu meselede de milletimizin yanındayız, mağduriyet yaşanmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz” dedi.
Ekonomi ve Vatandaş Boyutu
Rayiç bedellerdeki afaki artışların yalnızca mülk sahiplerini değil, kiracıları da doğrudan etkilediği belirtiliyor. Uzmanlara göre, yüksek emlak vergisi yükünü maliyet olarak gören iş yeri ve konut sahipleri, bu farkı kiralara yansıtmak isteyebilir. Bu durum, özellikle büyükşehirlerde kirada oturan milyonlarca vatandaşı zor durumda bırakabilir.
Ekonomistler, rayiç bedel düzenlemesinin piyasada konut arz-talep dengesini, ticari faaliyetleri ve kira fiyatlarını da doğrudan etkileyeceğine dikkat çekiyor. Bu nedenle hükümetin “adil ve gerçekçi bedel” vurgusu, yalnızca vergi mükellefleri için değil, geniş bir kesim için kritik önem taşıyor.