MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı Meclis'e çağırmasıyla başlayan ve DEM Parti'nin terörist başını İmralı'da ziyaret etmesiyle devam eden 'yeni açılım' süreci tartışmaları sürüyor. 4 Şubatta Çanakkale'den başlayan "Şehitlerimiz için Ahde Vefa İmralı'ya tepki yürüyüşü" Mudanya'da "Terör Açılımını Reddediyoruz" açıklamasıyla sonlandı.

PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın İmralı adasında çekmekte olduğu ömür boyu hapis cezasının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ülke gündemine getirdiği Ümit Hakkı ile hapisten çıkması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşturulmak istenmesine tepki gösteren terör gazisi İdris Tuğunmuş ile Özel Kuvvetler'den emekli astsubaylar Erdinç Tahtacı ve Taner Baş'ın, Çanakkale'den Mudanya’ya başlattığı "Ahde vefa yürüyüşü" Mudanya Mütareke Meydanında yapılan basın açıklamasıyla sona erdi.
4 Şubat günü Çanakkale'den yürüyüş başlatan terör gazisi İdris Tuğunmuş ve emekli astsubaylar Erdinç Tahtacı ile Taner Baş terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat'ta yapacağı iddia edilen "silah bırakma" açıklamasına İmralı Adası'nın karşısındaki Mudanya'dan yanıt verdiler, Türk Milletine seslendiler.
Yapılan konuşmalara ellerinde bayraklarla katılım sağlayan vatandaşlar pkk ve açılım aleyhtarı sloganlar attılar. Mütareke Meydanına toplanan vatandaşlar ellerinde Türk Bayraklarıyla “Bebek katilini bir de bizden dinleyin”, “Şehit ve gazilerin kanı ile pazarlık olmaz” yazılı pankartlarıyla ve “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”, “Ne mutlu Türk’üm diyene”, “Her Türk asker doğar” sloganlarıyla ‘açılım’a karşı ses yükseltti.
Atatürk silah arkadaşları ve şehitler için saygı duruşu ve İstiklâl Marşımızın okunmasıyla başlanan açıklamada açılım ve terörist başı Abdullah Öcalan'a Ümit Hakkı tanımak isteyen siyasilere karşı sert ifadeler kullanıldı.
VİDEO
‘PKK’NIN GERÇEK YÜZÜNÜ SİZLERE HATIRLATMAK İSTİYORUZ’
Mudanya'dan açılımcılara seslenen terör gazisi İdris Tuğunmuş; “PKK’nın gerçek yüzünü şehitlerlerle sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyoruz” dedi ve gençliğinin baharında, ülkenin dört bir yanındaki öğrencileri geleceğe en güzel şekilde yetiştirmek için görevlerini yapmaya gittikleri şehirlerde PKK tarafından katledilen öğretmenleri hatırlattı.
PKK’nın sivillere yönelik katliamlarına, büyükşehirlerdeki bombalama eylemlerine, köy baskınlarına örnekler veren Tuğunmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1987 yılında Mardin Pınarcık’ta 16’sı kadın 30 kişi katledildi. 1990’da Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde 12’si çocuk, 7’si kadın 27 kişi infaz edildi. Paradigma değişikliklerinden bahseden Apo’nun paradigmasını hatırlatmak gerekirse; 1991 yılında DEM’in o zamanki adı DEP olan siyasi oluşumuyla ilgili ‘DEP’e oy vermeyen herkesin tavuğunu bile öldürün’ sözü muhatabın terör üyeliğini göstermektedir. 1993 yılında ‘Bir gece PKK bölücü terör örgütü mensupları Daltepe ve Kalkancık köyüne saldırmış, camiye sığınan 27 masum Türk vatandaşımız ile 10 güvenlik korucumuz olmak üzere toplam 37 canımızı şehit etmişlerdir. Şehitler arasında 8 aylık Gülcan bebek de bulunmaktadır.
‘BU MİLLET HİÇBİR ZAMAN ZORBALIĞA BOYUN EĞMEMİŞTİR, EĞMEYECEKTİR!’
11 Eylül 1994’te Tunceli’de 6 öğretmen kurşuna dizilerek şehit edildi. 11 Ekim 1994’te Erzurum Katranlı ve Taşkesen köylerinde kaçırılan 4 öğretmen acımasızca katledildi. 9 Haziran 2017’de 22 yaşındaki Aybüke öğretmen vurularak şehit edildi.
Çözüm sürecinde işkence sonrası defalarca ateş edilerek köy korucuları şehit edildi. Binlerce genç, yaşlı, bebek, asker, polis, öğretmen, mühendis şehit edildi. Binlerce insanımız kolunu, bacağını, kaybedip gazi oldu. Bu kadar kirli bir süreçte hesap edemedikleri tek şey, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğuydu. Bu millet hiçbir zaman zorbalığa boyun eğmemiştir, eğmeyecektir! Türk milletinin vatan, bayrak sevgisi her türlü sevginin ve meziyetin üstündedir”
Bu yürüyüşü başta Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde şehit düşen Piyade Komando Binbaşı Murat Kemal Yetişen’in 7 yaşındaki kızı Ece olmak üzere tüm şehit çocukları ve Türk gençliğine armağan ettiğini dile getiren Tuğunmuş; sözlerini Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okuyarak sonlandırdı.
HEDEF TÜRK MİLLETİDİR KELİME OYUNLARINA KANMAYIN!
Özel Kuvvetler'den emekli astsubay Erdinç Tahtacı konuşmasında ;
Bu utanç pazarlığının sonunda bebek katili konuşturulurken, öte yandan Irak ve Suriye'den koparılan parçalarla kukla devletler kuruluyor. Bu dış kaynaklı hesabın bir sonraki hedefi Türkiye'dir. Her taraftan sıkıştırılan, hapis tehditleriyle korkutulan Türk milletine, barış, demokrasi gibi içi boşaltılmış laflarla süslenip ambalajlanarak sunulan bu yıkım projesinin gerçek yüzü budur.
Türk milletine, onu korumak için bedel ödemiş evlatları olarak sesleniyoruz, binlerce evladının katlinden sorumlu bir terörist ile barış yaratmaya çalışmak, şeytanla anlaşma yapmaktır. Şeytanla yapılan anlaşmanın, şeytandan başka kazananı olmaz.
Büyük Türk milleti, senin vicdanına sesleniyoruz, şimdi barış bülbülü kılığına sokulan bebek katilinin emriyle 10 bin evladın şehit edildi, daha fazlası yaralandı, sakat kaldı. Bazıları bebekti, bazıları öğretmendi, bazıları kadındı, bazıları ambulansın içinde hastaneye ulaşmaya çalışan hastalardı, onlara bile saldırmaktan utanmadılar.
Silahsız askerlerini kurşuna dizdiler, çocuklarının gözü önünde babalarını katlettiler, şehirlerde sokakta yürüyen masum insanları bombaladılar, otobüslerde kız çocuklarını yaktılar.
Bunları unutacak mısın, ey tarih yapan, destanlar yazan milletim?
Seni süslü ve anlaşılmaz kelimelerle kandırıyorlar. "Eşit yurttaşlık" diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olup da doktor, mühendis, asker, devlet başkanı olma hakkı olmayan biri var mı? Hangi eşitlikten söz ediliyor? Oy verme hakkı tanınmayan biri var mı? Seyahat hakkı olmayan, bu memleketin istediği yerinde yaşama, çalışma hakkı olmayan biri var mı? Hangi eşitlikten bahsediliyor? Türk milletinin arasına etnik bölücülük tohumları ekmek için seçilmiş zehirli sözlerdir bunlar. Bunlara kanma! Büyük Türk milleti!
Biz sadece üç kişiydik, ama yolumuz yüzlerce polis, jandarmayla ve barikatlarla, terör timleri ve köpeklerle kesildi defalarca. Dağ yollarında yürüdük bu namus yürüyüşünü tamamlamak için. Bu açıklamayı bugün yapabilmek, Türk milletinin büyük yalnızlığına seslenebilmek için, ulusumuzu bir nebze olsun uyarma görevimizi yapabilmek için geldik.
Biz, bu yolu yürüyen üç kişi yalnızlığımızın farkındayız, ama Türk milleti kendi yalnızlığının farkında değil, çünkü Türk milletinin gözünü kapatıyorlar, kulağını tıkıyorlar, aklını bulandırıyorlar ki, düşmanını dost bellesin, dostunu düşman.
Türk milletini ekonomik zorluklarla sıkıştırıp, ekmeğe muhtaç hale getirdiler ki, can düşmanı terörist başı konaklarda ağırlanırken fark
edemesin.Türk milletini yalanlarla uyutuyorlar ki, onlar evlatlarının katili ile pazarlık yaparken ses çıkarmasın.
Bizler, Türk milletinin bağımsızlığını korumak için kopan kolunu bacağını başınızın üzerindeki egemenlik örtüsüne payanda yapan evlatları olarak, milletimizi uyarmak ve korumak için yollara düştük. Türk milleti sesimizi duysun diye, bir başımıza bile olsak yılmadan, tehditlerden korkmadan yürüdük ki, aziz milletimiz önüne kazılan bu büyük çukura düşmesin.
Şu anda, biz bu açıklamayı yaparken, Abdullah Öcalan denilen bebek katili, terörist başı Türk milletine terörden kurtuluşun çaresi olarak sunuluyor.
Binlerce şehit ve gazinin hatırasına bundan daha büyük ihanet olamaz.
Türk milletinin haysiyetine bundan daha büyük darbe vurulamaz. Türk milleti bir teröristten medet umacak kadar çaresiz değildir. Kahraman Mehmetçik, hangi savaşı kaybetti ki, Türk milletinin düşmanları pazarlık masalarına oturabiliyor. Bu utanç pazarlığının sonunda bebek katili konuşturulurken, öte yandan Irak ve Suriye'den koparılan parçalarla kukla devletler kuruluyor. Bu dış kaynaklı hesabın bir sonraki hedefi Türkiye'dir. Her taraftan sıkıştırılan, hapis tehditleriyle korkutulan Türk milletine, barış, demokrasi gibi içi boşaltılmış laflarla süslenip ambalajlanarak sunulan bu yıkım projesinin gerçek yüzü budur.
Türk milletine, onu korumak için bedel ödemiş evlatları olarak sesleniyoruz, binlerce evladının katlinden sorumlu bir terörist ile barış yaratmaya çalışmak, şeytanla anlaşma yapmaktır. Şeytanla yapılan anlaşmanın, şeytandan başka kazananı olmaz. Büyük Türk milleti, senin vicdanına sesleniyoruz, şimdi barış bülbülü kılığına sokulan bebek katilinin emriyle 10 bin evladın şehit edildi, daha fazlası yaralandı, sakat kaldı. Bazıları bebekti, bazıları öğretmendi, bazıları kadındı, bazıları ambulansın içinde hastaneye ulaşmaya çalışan hastalardı, onlara bile saldırmaktan utanmadılar. Silahsız askerlerini kurşuna dizdiler, çocuklarının gözü önünde babalarını katlettiler, şehirlerde sokakta yürüyen masum insanları bombaladılar, otobüslerde kız çocuklarını yaktılar.
Bunları unutacak mısın, ey tarih yapan, destanlar yazan milletim?
Seni süslü ve anlaşılmaz kelimelerle kandırıyorlar. "Eşit yurttaşlık" diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olup da doktor, mühendis, asker, devlet başkanı olma hakkı olmayan biri var mı? Hangi eşitlikten söz ediliyor? Oy verme hakkı tanınmayan biri var mı? Seyahat hakkı olmayan, bu memleketin istediği yerinde yaşama, çalışma hakkı olmayan biri var mı? Hangi eşitlikten bahsediliyor? Türk milletinin arasına etnik bölücülük tohumları ekmek için seçilmiş zehirli sözlerdir bunlar. Bunlara kanma!
İstiklal Marşı'mız korkma diye başlar. Korkma!
Evlatlarının kanıyla kazandığın egemenliğine, en kıymetli varlığına kasteden bu plana karşı çık. Sana "süreç" diye pazarlanan, "terörsüz Türkiye" diye yutturulmaya çalışılan bu plan, Türk vatanını bölme planıdır. Buna izin verme!
Büyük Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet ettiği: gençliğine hitabesi "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Ne Mutlu Türküm Diyene" emriyle biter.
Bu emri unutma!
Bu sadece Atatürk'ün değil, sana bu vatanı vermek için canından vazgeçen binlerce şehidin de emridir.
Bunları bir an hatırımızdan çıkarmadan, Türk milletinin egemenliğine uzanan her niyet ve her teşebbüs ile kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğimize bir kez daha sizin huzurunuzda ant içeriz.VARLIĞIMIZ, TÜRK VARLIĞINA ARMAGAN OLSUN! " dedi.
Mudanya'da yapılan açıklamaya Astsubay Kıdemli Üstçavuş olarak görevliyken, 1995 yılında Sivas’ın Zara ilçesinde PKK'lı teröristlerin araçlarından indirerek dağlık alanda şehit ettiği Astsubay Kıdemli Üstçavuş Murat Namdar'ın hemşire eşi Yıldız Namdar'da katılarak çekilen acıları dile getirdi. Dikkat çekici bir konuşma ile terörist başı Abdullah Öcalan üzerinden pazarlık yapanlara seslendi.
YILDIZ HEMŞİRE'NİN MUDANYA KONUŞMASI VİDEO
SERKAN ÖZ: TÜRK MİLLETİNİ TERÖR KARŞISINDA TESLİM ALAMAZSINIZ!
Söz alan Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi (CVP) Genel Başkan Yardımcısı Serkan Öz ise “Bizler Cumhuriyet’in çocuklarıyız. Bu meydan Mudanya. Saltanatları yıktığımız tarih buradan çıktı, Mudanya Anteşkes Antlaşması. Sevr’in çocukları da orada! Sevr’in çocuklarına sesleniyoruz; MHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı makamı Türk milletini terör karşısında teslim alamazsınız!” diye konuştu.
Gaziler, açıklamasını “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” ve “Reddediyoruz” sloganlarıyla sonlandırdı.
VİDEO