Dünya, baş döndürücü bir hızla değişiyor. Her gün karşımıza çıkan felaket haberleri, kalplerimizi daraltırken aslında içimizi ferahlatan güzel şeyler de oluyor. Yeter ki görebilelim, yeter ki değerini bilelim. Benim kanaatim şu: Mudanya’nın binlerce yıllık tarihi geçmişi, hâlâ keşfedilmeyi bekleyen hazinelerle dolu. Bu hazineleri bulup günümüze kazandıranların kıymeti bilinmeli.

Geçmişe kısa bir yolculuk yapalım. Osmanlı saray mutfağının baş tacı sayılan kılçıksız Mudanya enginarını hatırlayanımız pek az. Oysa yaprağından tatlısına, zeytinyağlı yemeğinden dondurmalı, kaymaklı enfes tatlı sunumlarına kadar enginar hem sağlık hem lezzet hazinesi. Bu değerli bitkinin üretimini artırmak için verilen onca çaba, ne yazık ki Mudanyamızda destek görmedi. Kıymet bilmeyen ellerde hor görüldü. Bugün Anadolu mutfağımızın bir başka hazinesi olan yüksek polifenollü zeytinyağlarımızın da zamanında “Zeytinyağlı yiyemem aman” şarkısıyla nasıl algı operasyonlarına kurban gittiğini ve halkın sağlık düşmanı margarin ve diğer tohum yağlarının pençesine itildiğini hatırlayınca, insanın içi acıyor.
Ama Mudanya’nın hazineleri yalnızca enginar ve zeytinyağıyla sınırlı değil. Büyük seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’si bize bir başka kapı aralıyor. “Mudanya’nın inciri, üzümü, şırası meşhurdur. Hele sirkesi bütün dünyaya yayıldığından bu şehre Dar-ül Hal (Sirke-Eri) derler” diye yazıyor. Yani, Mudanya’nın sirkesi bir zamanlar dünyaca meşhurmuş; sağlık, şifa ve lezzet kaynağı olarak aranırmış.
Bugün bu mirası yeniden canlandıran bir girişimci var: Sinan Şentürk.
Tanıdığım, dostum olan Sinan Şentürk, Mudanya’nın bereketli topraklarında yetişen envai çeşit meyveden geleneksel “cipre” yöntemiyle sirke üretiyor. “Mudanya Sirkecisi” adıyla tescillenen markasıyla, bu unutulmuş hazineyi yeniden sofralarımıza kazandırıyor.
Kumyaka’da dalından kopardığım avokadoyu, yaban mersini, mandalinayı, Trabzon hurmasının yanında muz yüklü dalları görmüş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Üzerinde yaşadığımız bu topraklara dair bildiklerimiz, aslında buzdağının görünen yüzü kadar bile değil. Mudanya’nın topraklarında saklı çok daha büyük zenginlikler var.
Geçtiğimiz günlerde Sinan Şentürk bana özel kutusunda altı farklı sirke içeren bir set hediye etti. Elma, gül, ananas, detoks, alıç ve enginar sirkesinden oluşan bu şık set, hem sağlık hem lezzet doluydu. Fabrikasyon tatlardan eser yoktu, her birini denedim ve gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Tam not aldılar.
Sirkenin faydaları konusunda biraz araştırma yaparsanız, tıp dünyasından pek çok ismin videolarına, yazılarına rastlarsınız. Bağışıklık sistemini güçlendirmesinden sindirimi kolaylaştırmasına, kalp-damar sağlığına katkısından doğal bir enerji kaynağı oluşuna kadar birçok özelliğiyle sirke, aslında yeniden keşfetmemiz gereken bir şifa kaynağı.
Daha fazla bilgi almak isteyenler için Mudanya Sirkecisi’nin internet sitesini de tavsiye ederim: www.mudanyasirkecisi.com Çok yakında yepyeni bir e-ticaret sitesinin hizmet vermeye başlayacağınıda size duyurmak isterim.
Ben buradan dostum Sinan Şentürk’e Evliya Çelebi’nin yüzyıllar önce kayıtlara aldığı, ama zaman içinde unuttuğumuz bir hazineyi, Mudanya’ya ait bir marka olarak yeniden hayatımıza kazandırdığı için teşekkür ediyorum.
Bazen büyük hazineler için uzaklara gitmeye gerek yok. Gözümüzün önündeler. Yeter ki biz kıymetini bilelim.
Öner KIRAN
17-08-2025