İmar Yasasına Takılanlar Derneği Başkanı İbrahim Hacıoğlu, derneğin kuruluş amacını ve son dönemde yaşanan imar mağduriyetlerini gündeme taşıyan çarpıcı bir basın açıklaması yaptı.
Hacıoğlu, özellikle 2018'deki "İmar Barışı" yasasının yarattığı sorunlara ve Büyükşehir Yasası sonrası yapılamayan imar planlarına dikkat çekerek, merkezi hükümet ve TBMM'yi acil yasal düzenleme yapmaya çağırdı.
İmar Barışı "Sakat Doğdu", Milyonlarca Vatandaş Mağdur Oldu
Hacıoğlu'nun açıklamasına göre, İmar Yasasına Takılanlar Derneği, 2018 yılında çıkarılan ve kamuoyunda İmar Barışı olarak bilinen yasa kapsamında verilen ve sonradan "usulsüz" olduğu gerekçesiyle iptal edilen yapı kayıt belgeleri nedeniyle mağdur olan vatandaşların bir araya gelmesiyle kuruldu. Hacıoğlu, bu yasanın "barış olmaktan uzak, milyonlarca vatandaşa zulüm olduğunu" ifade etti.
Başkan Hacıoğlu, özellikle yasanın "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır" ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine vurgu yaptı. Bu iptalin, yasanın "sakat doğduğunu" açıkça gösterdiğini belirten Hacıoğlu, yasanın afet riski göz önünde bulundurularak acilen gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gerektiğini savundu.
Büyükşehir Yasası ve Yapılamayan İmar Planları: Köyler Kaçak Durumda
Derneğin bir diğer önemli kuruluş amacı ise 5216 Sayılı Büyükşehir Yasası'nın hayata geçmesiyle birlikte yaşanan sorunlar. Yasanın, büyükşehir belediyelerine iki yıl içinde 1/25.000 nazım imar planı yapma zorunluluğu getirmesine rağmen, bu planların yapılmaması köylerde tarım, hayvancılık ve barınma gibi temel konularda mağduriyetlere yol açtı.
Hacıoğlu, Bursa'nın Mudanya ilçesine bağlı Mesudiye, Eğerce, Söğütpınar ve Esence Mahallelerini (eski köy statüsündeki yerleşimler) örnek göstererek, yıllardır imar planı yapılmadığı için binlerce yapının kaçak duruma düştüğünü belirtti. Vatandaşların ruhsat almak istediklerinde belediyelerden "imar planı yok" yanıtı aldığını, kesilen cezalar, açılan davalar ve yıkım kararlarıyla hayatlarının karardığını dile getirdi. "Hukuki yollara başvuran vatandaşlar günün sonunda acı sondan kaçamamaktadır, YIKIM!" diyerek durumun vahametini gözler önüne serdi.
Bölge Gelişmiyor, Halk Temel Hizmetlerden Mahrum
Hacıoğlu, Mudanya'daki bu bölgelerin Bursa'nın en güzide yerlerinden biri olmasına rağmen gelişemediğini, birçok kişinin özellikle sağlık sorunları nedeniyle buralara yerleşip tek veya iki katlı köy evleri yaptığını aktardı.
Açıklamada, yıkım kararı olan birçok evin kapı numarası, elektrik ve su aboneliği bulunduğuna dikkat çekildi. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi tarafından asfaltlama yapıldığı, çöplerin düzenli toplandığı, cami, süpermarket gibi ticari işletmelerin bölgede hizmet verdiği belirtildi. Ancak Postane, ATM, Sağlık Kabini, Okul, Otobüs Hattı gibi kamunun sağlaması gereken birçok hizmetin imar planı eksikliği nedeniyle sunulamadığı vurgulandı.
"Belediyeler de Kaçak Yapılar Yaptı, Oy İsterken Hizmet Unutuldu"
Hacıoğlu, bölgedeki binlerce yapının bir günde oluşmadığını, yıllar içinde nüfus artışı ve ihtiyaçlar doğrultusunda arttığını ifade etti. Seçim dönemlerinde belediye başkan adaylarının bölgeye gelip oy istediklerini ancak seçildikten sonra halka değer vermediklerini ve hizmet sunmadıklarını savundu.
Daha da çarpıcı bir iddia olarak, imar planlarının olmadığı bu bölgelerde belediyenin de birçok kaçak yapı inşa ettiğini ve bu yapıların bazen şölen ve festival gibi etkinliklerde kullanıldığını öne sürdü.
Yıkımlar Durmalı, Yeni Yasal Düzenleme Elzem!
İmar Yasasına Takılanlar Derneği İbrahim Hacıoğlu, açıklamasını bölge halkının talepleriyle sonlandırdı: "Bölge halkı bu yıkımların artık bitmesini ve son bulmasını, bölgede imar planlarının biran evvel yapılmasını istemektedir. Bu süreçte yıkımların durdurulması son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki, yıkılan sadece bir bina değil, bunun yanında emek de yıkılmakta, umut da yıkılmakta, hayaller de yıkılmaktadır. Bireysel ve milli servet yok olmaktadır."
Hacıoğlu, merkezi hükümet ve TBMM'ye çağrıda bulunarak, ülkede yaşanan mülkiyet sorunlarını çözmek ve ruhsatsız ya da ruhsat eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması noktasında yeni bir yasal düzenleme yapılmasının elzem olduğunu belirtti. Kentsel dönüşümün konuşulduğu bu dönemde mülkiyet sorunları çözülmeden kentsel dönüşümün yapılamayacağını, aksi takdirde milyonlarca yeni mağdurun ortaya çıkacağını sözlerine ekledi