9 Eylül Üniversitesinin; TÜİK, MEB, Eğitim Sendikaları ve diğer kurumlarda yaklaşık 4 ay süren bir araştırma sonucunda, ülkemizde 30 tarikat ve bu tarikatlara bağlı olan 440 kolunun bulunduğu tespit edilmiş.
Bu tarikatların belli başlıları ise; Fetö terör örgütünü de içinde bulunduran Nurcular, Nakşibendi, Kadiri Tarikatı, Halveti tarikatı, Rufai tarikatı, Melami tarikatı, Sühverdiyye tarikatı, Çeştiyye tarikatı, Şazeliye tarikatı ve Mevleviye tarikatları olarak sıraladığımızda, son yıllarda bu tür tarikatların cesaretle mantar gibi ürediklerini görebiliyoruz.
Sadece, İstanbul’da 445 tekkenin bulunması ile ülkemizde öncelikle İstanbul başta olmak üzere, Diyarbakır, Mardin, Batman, Hakkari, Şırnak, Bitlis, Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Ağrı, Muş gibi Güneydoğu illerinde yaklaşık 800 adet Medrese bulunmaktadır.
Genelde Güneydoğu bölgesinin bulunduğu sınır ülkelerinde Suriye, Irak ve İran’da ki medreselerde, ülkemizden giderek eğitim gören kişilerin 10 binleri aştığı görülmektedir.
Bu tarikat, tekke, medreselerin müritleri ülkemizde yaklaşık 2,5 milyon civarında olup, bu tarikatlarda dini eğitim adı altıda, 1 milyon gencimizin bulundurulduğunu da görebiliyoruz.
Üstelik eğitim adı altında faaliyet gösteren bu oluşumların bazıları resmi, bazıları ise gayri resmi olarak apartman dairelerinde gizli kapaklı çocuklarımızın, gençlerimizin, beyinlerini yıkamaya devam ettiklerine müşaade ediyoruz.
29 Şubat 2004 yılında daha 6 yaşındaki ağzı süt kokan çocuğuna’’ sen kocaman oldun, bak büyüdün’’ diyerek evlendiren Hiranur Vakfı kurucusu şerefsiz bir şahıs olan Yusuf Ziya Gümüşel, kendinden çok çok büyük 26 yaşındaki Kadir İstekli adlı karaktersiz bir adamla kızını sözde imam nikâhı ile evlendirdi.
Daha 6 yaşında cinsel istismara uğrayan yavrumuzun düştüğü bu durum bu tür tarikatların, vakıfların bizlere yaşattığı ilk olayda değil!
Daha önceki yıllarda da; İzmir Dikili’de Süleymancıların cemaatinde 7 öğrenciye yapılan cinsel istismarı, 2016 yılında Karaman Ensar vakfında ve İmam hatip mezunları derneğinde 45 öğrenciye yapılan cinsel istismarları hafızalarımızdan kazımak mümkün değilken!
Yine devam edeyim;
Denizli Çivril’de özel bir yurtta cinsel istismara uğrayan, Ordu Fatsa’da Süleymancılara ait olan bir yurtta cinsel istismara uğrayan, Yalova’da Kamiller vakfının yurdunda 12 yaşında bir çocuğa yapılan cinsel istismarı, Erzurum Hacı Bahattin Evgi Kuran kursunda yatılı 7 çocuğumuza yapılan tecavüz olayı, Sakarya Akyazı uşşaki tarikatı şeyhinin küçük bir kız çocuğuna yapmış olduğu cinsel istismarı, Bitlis’te, yine Ensar vakfında, Adıyaman ve Güdül Beldesinde Süleymancıların olduğu tespit edilen yurtlarda çocuklarımıza yapılan cinsel istismar vakalarını kalbimize hançer gibi saplandığını unutmak imkansız.
Günlerdir ülkemizin gündeminde olan ve daha 6 yaşındaki oyun çağındaki çocuğun zalim anne ve babası tarafından evlendirilme senaryosu altında cinsel istismara uğratılmasını vahşilik olarak görüyorum.
Bu olayda kemik yaşı tespitinde başka kişinin röntgene alınması, sahte sağlık raporları verilmesi bu tarikatların ne kadar güçlü bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Yetmedi; Aile ve Sosyal Yardım Bakanı Derya Yanık’ın açıklamalarında, ‘’30 Kasım 2020 yılında mağdur savcılığa müracaatta bulunmuş, savcılıktan konu bize gelmiş, bizde mağduru konuk evine almışız’’ demesi ile Savcının ve Bakanlığın buna sebep olan sözde anne, babanın ve sahte eş hakkında hiçbir adli işlemin yapılmaması da düşündürücü.!
Bu gün yargıya yansıması ile Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanarak 2. Ağır ceza mahkemesi tarafından ilk mahkeme gününün bundan tam 5 ay sonraya(22 Mayıs 2023) tutuksuz olarak yargılamaya alınması, konunun üzerine kül dökülerek, gerginliğin geçtikten sonra davanın görülmesi istendiği fikrini edindim.
Tabi bu uygulama siyasi gerekçelerle 5 ay sonra değil’ de, en kısa sürede görülerek kamu vicdanının alınan kararlarla rahatlatılması ve benzer olayların olmasında caydırıcı bir karar verilmesi çok doğru olacaktır.
Bu doğrultuda, kamuoyunda yapılan eleştiriler ile Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığının talebi üzerine dava 5 ay sonra değil de, 30 Ocak 2023 tarihine çekilmesi kamuoyunun eleştirileri sayesinde gerçekleşti.
Baba demek istemediğim, Yusuf Ziya Gümüşel ve karısı hakkında 22 yıl, H.K.G’nin evlendirildiği Kadir İstekli hakkında da, 67 yıl 10 ay 15 gün hapis isteği, hiçbir indirime ve iyi hal’e gerekçe gösterilmeden aynen uygulanır.
İnşallah, zalimler yapmış oldukları zulmün karşılığını görürler. Yargılama sonrasında, yaralı vicdanları rahatlatırlar. Adalet’ten tek isteğim budur.
Efraim PALA
